Savaşın Görünmeyen Cephesi: Selinay ilgaz Algı Operasyonlarını Anlatıyor
Selinay ilgaz: Zihinler Cepheye Dönüştü, Savaşın Yüzü Değişti
10/08/2025 13:02 | Son Güncelleme : 19/10/2025 11:38 | Okunma: 454 | www.euhaber.com

Algı Savaşının Tanımı ve Önemi
Geleneksel savaş, iradenin düşmana zorla kabul ettirilmesi için kuvvet kullanımına dayanmaktadır. Bu uğurda insan hayatı feda edilirken, savaşlar artık sadece cephelerde değil ekranlarda da yaşanmaktadır. Algı savaşları olarak adlandırılan bu cephe, savaşın sadece silahla yapılmayacağını açıkça ortaya koymaktadır. Carl von Clausewitz ise savaşın, siyasetin başka araçlarla devamı olduğunu ve her zaman doğrudan çatışmayı gerektirmediğini hatırlatmıştır. Peki bu savaş biçimi nedir ve biz ne kadar farkındayız?
Algı savaşı, kitlelerin düşünce, tutum ve davranışlarını şekillendirmek için propaganda ve dezenformasyon gibi manipülatif tekniklerin kullanılmasını ifade etmektedir. Bu savaşta bilgi kullanılarak “gerçek olan” istenilen yönde çarpıtılmaktadır. Bireyler algı savaşı teknikleriyle karşı karşıya kaldıklarında, zihin saldırının merkezi haline gelmektedir. Algı savaşının temel hedefleri arasında kamuoyu desteği oluşturmak, toplumsal meşruiyet sağlamak, karşı tarafı itibarsız duruma getirmek ve fiziksel şiddete başvurmadan siyasi kararları etkilemek vardır. Bu faaliyetler devlet, medya, hacker grupları ve özel şirketler gibi farklı aktörler tarafından yürütülmektedir. Böylelikle algı savaşları geleneksel savaşlardan aktör, hedef, araç ve amaç bakımından ayrılmaktadır.
Algı Savaşının Güncel Örnekleri
2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı yalnızca cephede yürütülen bir çatışma değil, aynı zamanda algı savaşının da örneğini oluşturmaktadır. Ukrayna, bu çatışmayı ulusal birlik, ulusal hayatta kalma mücadelesi ve otoriter bir devlete karşı kendilerini savunmak olarak lanse etmiştir. Savaşın ilk günlerinden itibaren Ukrayna Devlet Başkanı V. Zelenski’nin sosyal medyada cepheden yaptığı görüntülü konuşmalar ve savaşın yıkıcı etkisini gösteren görseller sosyal medyada yayılmıştır. Bu durum da Ukrayna’nın uluslararası kamuoyundan büyük ölçüde destek almasını sağlamıştır. Rusya ise NATO’nun genişlemesini engellemeye çalışmak, Ukrayna’yı Nazilerden arındırmak ve ulusal hayatta kalma mücadelesi vermek gibi güvenlik merkezli söylemler kullanmıştır. Kremlin’e yakın medya organları da “NATO tehdidi” ve “Ukrayna’nın Nazilerden arındırılması” gibi söylemler geliştirmişlerdir. Dolayısıyla Ukrayna Savaşı yalnızca fiziki çatışmalar değil algının yönetilmesinin de belirleyici olduğunu göstermektedir.
Bir diğer örnek ABD’nin Irak müdahalesi üzerinden verilebilir. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, yönetimi ve medya organları Irak’ın elinde kitle imha silahları bulunduğuna dair sık sık iddialarda bulunarak kamuoyunu savaş fikrine alıştırmıştır. Bu iddianın doğruluğuna dair kesin kanıtlar sunulmadığında da söylemini “Irak’a demokrasi getirme” olarak değiştirmiştir. Ayrıca Bush, dünyanın artık eskisi gibi olmayacağı ve değişen güvenlik algısına karşı yeni tedbirler alınması gerektiğine dair söylemler geliştirmiştir. Medyanın da bu durumu “tehdit” olarak yayması, algı yönetiminin nasıl işlediğine dair bir örnek oluşturmuştur.
Algı Savaşlarının Geleceği ve Medyanın Rolü
Çin ve Tayvan arasında devam eden krizin de kimin “meşru” ve kimin “ayrılıkçı” olduğuna dair algılar üzerinden sürdürüldüğünü söyleyebilmekteyiz. Örneğin Tayvan’ın uluslararası spor organizasyonlarında “Çin Taipei’si” olarak yer alması algısal bir kuşatmayı oluşturmaktadır. Çin uluslararası alanda “Tek Çin” politikası üzerinden söylem geliştirmektedir. Sosyal medya manipülasyonuyla Çin, en iyi ve tek seçeneğin “Tek Çin” olduğunu halka empoze etmeye çalışmaktadır. Ayrıca Tayvan medyasına yönelik siber saldırılar ve sosyal medyada dezenformasyon ürünü içerikler tespit edilmektedir. Çin’in Tayvan’ı uluslararası alandan izole etmeye çalışmasına karşı Tayvan da kendini “kuşatma altındaki özgür ada” şeklinde yansıtmaktadır. Ayrıca Tayvan kendini demokratik yönetim olarak sunarak küresel alandan da destek beklemektedir. Batılı ülkelerin de Tayvan ve demokrasi söylemi üzerinden Çin’i baskılamaya çalıştığını görmekteyiz. Çin-Tayvan sorunu da algının kontrolü üzerinden yürütülen bir güç mücadelesi olarak gözükmektedir.
Modern teknolojiyle beraber savaşın doğası ve karakteri de değişmiştir. Böylelikle algı savaşı, geleneksel savaş stratejilerinin yanında, yeni ve kritik öneme sahip bir mücadele alanı olarak ortaya çıkmıştır. Bu süreçte bilgi bir silah olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yukarıda verilen örneklerde bilginin kamuoyunu yönlendirmek, meşruiyet sağlamak, karşı tarafı itibarsızlaştırmak için kullanıldığı görülmektedir. Örneklere bakılarak medyanın algıyı yönetmek ve toplumu yönlendirme açısından önemli bir araç olduğu da söylenebilmektedir. Dolayısıyla algıyı yönetmek günümüzde savaşların ayrılmaz bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Gelecekte yaşanacak çatışmalarda algıyı yönetmek daha da önemli bir hale gelecektir. Artık çatışmanın başarısı veya başarısızlığı sadece cephede elde edilenin değil, algının ne yönde şekillendirildiğiyle de belirlenecektir.
Selinay İlgaz - Uluslararası İlişkiler - Doktorant
#euhaber #algısavaşı #selinayılgaz #modernsavaş
#bilgigücü #propaganda #dezenformasyon #rusyaukrayna
#taylorçin #tayvancin #sosyalmedya #güvenlik
#uluslararasıilişkiler #küreselsiyaset
#strateji #zihinsavaşı #medyaetkisi






Bunlar da ilginizi çekebilir
Halil Gülel, Avrupa’da Türk Sanatı ve Şiiri’ni Anlattı
Yunus Emre Enstitüsü’nde Edebiyat ve Sanat Söyleşisi
1 gün önceHalaçoğlu: Siyaset Milliyetçilikle Değil, Vatanseverlikle Yapılmalı
Köln’de Kutlu Parti’den Birleştirici Siyaset Vurgusu
2 gün önceMuhammet Fatih Şahin – Hükümetlerin Pasif Kalışı ve Gazze’deki Sivil Kayıplara Karşı Eleştiriler
25. Türkiye’nin Diplomasi, Söylem ve Eylem Stratejisi – Muhammet Fatih Şahin
1 hafta önce