Çocuklarla İletişimde Sabır ve Hoşgörü – Şeyda Koç Asyalı
Peygamberin Çocuklarla Oyun ve Etkileşimi – Şeyda Koç Asyalı
30/08/2025 11:22 | Son Güncelleme : 19/10/2025 11:35 | Okunma: 160 | www.euhaber.com

Hz.Muhammet (s.a.s) Peygamberin Kişiliği
Muhammet Peygamber insanlara karşı nezaketli konuşur. Güler yüzlü bir yüz ifade takınır. Bir insanın yanından geçerken kesinlikle selam vermeden geçmezdi. Yaptığı toplantılarda etrafında onu seven kişilerin fikirlerine önem verirdi. Aile ve toplumu ilgilendiren sorunları danışarak çözüm yolu arardı.
Bu sevgi ve nezaket dolu yaklaşımı sadece büyükler için değildi. Çocuklarla da diyaloğu çok güzeldi. Muhammet Peygamberin kişiliğini ve aile içi, toplum içi davranışlarını öğrenmemiz için siyer kitaplarını okumalıyız. Çünkü Muhammet Peygamberin hayatının anlatıldığı kitapta ve dönemin tarihsel önemli olaylarını gözlemleyerek Kur’an içinde bahsedilen konularla da çelişmediğini ancak okuyarak emin olabiliriz. Diğer bir bilgi kaynağımız ise yine o dönemde Hz Muhammed’in yanında yaşamış ve ondan dersler almış olan ‘Enes’ ismindeki çocuğun büyüyüp bu anılarını anlatmasından daha iyi anlaşılmıştır.
Enes’in Anıları
Enes bir defasında Peygamber ile olan diyalogunu şu şekilde anlatmıştır:
“Allah Rasulü’ne 9–10 yıl hizmet ettim. Bir kere bana “Öf!” demedi. Yaptığım bir iş hakkında hiçbir zaman “Niçin böyle yaptın?”, yapmadığım iş hakkında ise “Şöyle yapsaydın ya!” ya da “Beceremedin, ne kötü yaptın!” dediğini duymadım. On yıl boyunca bir kere zorlanacağım bir iş vermedi. Bir işi beceremeyip zayi ettiğimde bana kızmadı, beni kınamadı. Hatta ailesinden biri bir konuda beni kınamak istediğinde onları engelleyerek: “Onu bırakın! Eğer öyle yapılmasını uygun görse mutlaka yapardı” diye uyarmıştı.
Bu kitaplarda yüzyıllardır anlatılan ve değişmeyen birkaç örnek vardır. Bu örnekler ise çocuklarla ilgili olması açısından daha büyük önem taşır. Çünkü Muhammet Peygamber çocuklarla her karşılaştığında yakından ilgilenmiş. Başlarını okşayıp hatırlarını sormuştur. Çocuklar hasta olduklarında hasta ziyaretinde bulunmuştur. Yaptıkları hataları ya da yanlış konuşmaları hoş karşılamıştır.
Muhammet Peygamber topluma yaptığı konuşmalarda; anne babalara, çocuklara aynı şekilde anlayışla yaklaşmalarını ve sevgi ve hoşgörü ile güzel insanlar büyütebileceklerini sohbetlerinde sık sık dile getirmiştir.
Zeyd ve Kuşu Umeyr
Muhammet Peygamber’in bu yaklaşımını örnekle daha iyi anlamamız mümkün. O tarihlerde günün koşullarında Arap Yarımadası’nda ‘Zeyd’ isminde bir çocuk düşünün. Zeyd her çocuk gibi meraklı ve dünyayı tanımaya hevesli çocuklardan sadece birisidir. Zeyd’in sevdiği bir kuşu vardı. Evcil hayvan olmasa da sevdiği ve özenle baktığı bir hayvan güzel bir kuştur! Kuşun ismini Umeyr koymuştur.
Peygamber Muhammet Zeyd’i tanır; onu her gördüğünde ‘Umeyr’in babası’ diye takılır, sevecenlikle şaka yapardı. Zeyd’in Umeyr’e ne kadar emek verdiğini ve sevdiğini bildiğinden hem onun hem kuşun hatırını sorardı.
Bir gün Zeyd’in kuşu ölür. Zeyd çok üzgündür. Dışarı çıkmaz, oyun oynamaz. Peygamber Muhammet bunu öğrendiğinde evine ziyarete gider. Ama bu ziyaretin bir özelliği vardır. Başsağlığı yani taziye ziyaretidir. Bu, Araplarda büyük önem taşıyan bir ziyarettir. Muhammet Peygamber ise bunu bir kuş için yapmaktadır.
Zeyd’in evine gider. Canı sıkılmış Zeyd’in yanına oturur, saçlarını şöyle bir okşar: “Umeyr... Nuğayr!..” İsmini değil de, Zeyd’e taktığı isimle seslenişi ‘serçe ya da bülbül’ anlamına gelir. Zeyd’in ismini dememiş, ona da kuş ismi ile hitap etmiştir. Der ki: “Söyle bakalım, arkadaşın şimdi nerede, ne yaptın hayvancağıza!..”
Zeyd gülümser. Kendisinin bir şey yapmadığını bildiği halde Muhammet Peygamberin bu gülen ses tonu onu rahatlatır. Çünkü biliyordur ki, kuş ‘Umeyr’ de artık cennettedir. Belki bir gün kendisinin de gideceği gibi... Gidenlerin ardından uzun süre yas tutulmaz!.. İşte Peygamber’in bu gülen ses tonunun altında yatan mesaj aslında budur. Zeki Zeyd, Peygamber’in sohbetlerini devamlı dinlediğinden bunu, ona yaptığı şakadan hemen anlamıştır. Peygamberin kendisine taziye ziyaretine gelmesi hem onu mutlu etmiş hem gururlandırmıştır.
Hasan ve Hüseyin ile Oyun
İkinci örneğimiz; Peygamber Muhammet’in torunları ile yaşadığı bir olayı anlatır. Hasan ve Hüseyin isminde ikiz toruna sahip Muhammet Peygamber onları çok seviyordu. Sık sık onlarla vakit geçiriyor, onlarla oynamayı çok seviyordu. Hasan ve Hüseyin uzun zamandır deve istemektedir. Başkalarının develerini anlatıp, “Bizim devemiz neden yok?” diye sormaktadırlar. Peygamber Muhammet üzgündür. Çünkü deve alacak parası yoktur. Çocuklara da anlatamaz, onları üzmek istemez. Kendince bir çözüm yolu arar. Bir gün mescitte namaz kılacakken yanına gelen torunlarına “Hadi bakalım alın size deve” der. Eğilir, onlar da omuzuna çıkarlar.
Daha sonra da namaz kılarken aynı oyunu dedelerinin omuzuna çıkarak devam ettirirler. Mescitteki diğer insanlar bu oyunun bir de mescitte yaşanıyor olmasını yadırgarlar. Hasan ve Hüseyin’in bu namaz eğlencesinin nasıl olabileceğini Peygamber’e sorarlar. “Çocuklar için sabretmelisiniz. Onlar günahsız ve masumlar. Onların bu hareketine kızılmaz. Hatta eğlenerek namaz kılmayı da seveceklerdir.” diye onları yanıtlamıştı.
Çocuklarla İlgili Hadisler
Müslümanlar, Peygamber’in hayatından kendilerine örnekler oluşturmak için ‘hadis’ adını verdikleri sözlerini ezberlerler. Bu ezber şekliyle bir sonraki nesle de kolayca Müslümanlığın sosyal yaşam öğretilerini aktarırlar. Bu sözlerden bazıları şunlardır:
Muhammet Peygamber çocuğun anne karnından eğitiminin başladığını şu şekilde ifade eder:
“Babanın senin üzerinde hakkı olduğu gibi çocuklarının da hakkı vardır.”
“Çocuklarınızı iyi eğitin ki Yüce Allah sizleri affetsin.”
“Çocukları sevin, onlara karşı şefkatli olun, onlara verdiğiniz sözü harfiyen yerine getirin; çünkü çocuklar, sizin onlara ‘rızk’ verdiğinizi sanırlar.”
“Çocuk 7 yaşına kadar emredici, 7 yaşından 14 yaşına kadar emre uyan, 14 yaşından sonraki yedi yılda da anne ve babasının istişare tarafı olmalıdır.”
Peygamber Muhammet ‘istişare’ kelimesi ile; 14 yaşından sonra fikrini alarak sorunları çözebilirsiniz demek istemiştir.
Muhammet Peygamberin Çocuklar Hakkında Öğretmek İstediği: Okuduğumuz ve bize ulaşan kaynaklarda Peygamber Muhammet’in çocuklara eğitim verilmesinin ne kadar önem taşıdığını sohbetlerinde devamlılıkla anlatmıştır. Annenin rahminden, evlenene kadar anne babanın sorumluluğunda olması gerektiğini ve sadece yemek, içmek, barınmak gibi ihtiyaçlarının ötesinde onlara İslami bir kimlik kazandırmak adına çaba sarf edilmesi gerektiğinin önemini belirtmiştir. Çünkü ‘İslami kimlik’ ile büyüyen çocuk hem hayvanlara, hem çocuklara, hem büyüklerine saygı ve sevgiyle davranır. İsyankâr ve devamlı tüketen biri olmaz. Yardımseverdir. Allah’ın verdiğine ve sağlığına, tüm ona sunulanlara teşekkür eder. Bu teşekkür onun kendisiyle barışık olmasına katkı sağlar. Mescitte toplanıp namaz kılmak Müslüman kimliğe sahip kişiyi toplumsallaştırır ve toplumla barışık insan olmasını, kopuk yaşamamasını sağlar. İslam dininin gerekliliğini çocuğuna bu şekilde vermek zorundadır. Ama bu bilgileri verirken büyük bir sabır sergilerken hoşgörüyü kesinlikle bırakmaması gerekmektedir. Peygamberin yaşamında gördüğü gibi bunu uygulamalıdır. Anne babanın çocuğunun sadece ihtiyaçlarını giderme değil, İslami bilgileri çocuğuna vermek gibi hayati bir sorumluluğu vardır!..
Şeyda Koç Asyalı
EĞİTİMCİ-YAZAR
#HzMuhammed #MuhammedPeygamber #Siyer #Hadis #ÇocukEğitimi #İslam #Sevgi #Merhamet #Hoşgörü #Sabır #Ahlak #Peygamberimiz #TorunSevgisi #Zeyd #Umeyr #Hasan #Hüseyin #Enes #Şefkat #İstişare #Aile #Toplum #İslamiKimlik #Barış #Şükür






Bunlar da ilginizi çekebilir
Halil Gülel, Avrupa’da Türk Sanatı ve Şiiri’ni Anlattı
Yunus Emre Enstitüsü’nde Edebiyat ve Sanat Söyleşisi
1 gün önceHalaçoğlu: Siyaset Milliyetçilikle Değil, Vatanseverlikle Yapılmalı
Köln’de Kutlu Parti’den Birleştirici Siyaset Vurgusu
2 gün önceMuhammet Fatih Şahin – Hükümetlerin Pasif Kalışı ve Gazze’deki Sivil Kayıplara Karşı Eleştiriler
25. Türkiye’nin Diplomasi, Söylem ve Eylem Stratejisi – Muhammet Fatih Şahin
1 hafta önce